Sormayacağım; çünkü hayatında yaşadığın bitmez tükenmez sorunları yüreğinin kanayışını, Hayatının eksilişini, içinin daralışını, yaşama sevincinin tükenişini biliyorum…
Sormayacağım; çünkü, hayatında yakın geçmişe kadar, tüm çevrendekilerin gıpta ile baktığı bir çok şey başarıp meyvelerini toplamak için çok çalıştığını, ancak bu topraklarda senin gibi insanların önüne ne derece devasa engeller dikildiğini ve senin bu engelleri aşabilme gücünün tükenme aşamasında olduğunu biliyorum…
Sormayacağım; çünkü, umduğun, istediğin hayatı bir türlü yakalayamayan ama yine de bulduğunla yetinmen gerektiğini hissettiren insanların alaycı tavırlarının seni nasıl kahrettiğini, nasıl yorduğunu biliyorum…
Sormayacağım; çünkü, bu topraklarda yeteneklerine göre değil kimin yanında durduğuna göre değer kazandığını bildiğini ve bunun sana acı verdiğini, dirensen de kendini artık buralara ait hissetmediğini biliyorum…
Sormayacağım; çünkü, geleceğe ait bir çok beklentin olduğunu ve bunun için ölesiye çabalamana rağmen, sevdiğin ve en yakınım dediğin insanların hayata bakışını anlamamaktaki ısrarının seni çok üzdüğünü biliyorum…
Sormayacağım; çünkü, insanların özgürlüğün ne olduğunu bilmediği, bilenlere ise bir kaç gömlek bol geldiği ve o özgürlüklerin sadece kendine ait bir hak olarak görülmesinin sana acı verdiğini biliyorum…
Sormayacağım; çünkü, “serde erkeklik var” diyemeyip, saklamadan, gizlemeden, utanmadan ağlayabildiğini, “ağlamak ne zamandan beri hak oldu, alındı, satıldı, verildi, lütfedildi?” diye isyan ettiğini biliyorum…
Sormayacağım; çünkü, bazen avazın çıktığı kadar bağırarak, bazense susarak, bazen sayfalar dolusu yazarak, bazen de ağız dolusu konuşarak sevdanı anlatmak istediğini, ama yine de beceremediğini görüp hayata küstüğünü de biliyorum… Evet sana “nasılsın?” diye sormayacağım…
Bu bir Bayram Günü sabahı da olsa sormayacağım…
Şimdi yıka elini yüzünü, gülümse aynalara, kendine çeki düzen ver ve her zaman senden bekledikleri maskeyi tak yüzüne…
Gülümseyerek “harikayım, nasıl iyi olmam ki” de yine…