Disleksi Semptomları

Çocuklarda Disleksi genel olarak yazma, okuma, harf ve rakamları karıştırma şeklinde “Özel Öğrenme Güçlüğü” olarak karşımıza çıkar.

Eğer;

Çocuğumuz sesli okumakta güçlük çekiyorsa,

Okurken satır atlıyorsa,

Tahtadan okuyup not almakta zorlanıyorsa,

Tablo ve Diyagramları okumakta zorlanıyorsa,

Geriye doğru sayma sorunu yaşıyorsa,

Çarpım tablosu onun için sorunsa,

Diğer çocuklara oranla saati daha yavaş öğreniyorsa,

Okuma ve yazmada benzer görünümlü numaraları karıştırıyorsa. Örneğin 6 ve 9

Rakamlar arasında boşluk kavrama sorunları yaşıyorsa. Örneğin   7  12 yi 712 olarak.

Sayıların yönünü şaşırıyorsa ve geriye doğru okuyorsa, Örneğin 12 yi 21 okuma.

Kısa süreli hafıza ile ilgili sorun yaşıyorsa, Örneğin:

Sayı ve hesaplamaları hatırlama sorunu,

Çoklu işlem yapabilme sorunu,

Oyunlar sırasında skoru takip etmekte zorluk,

Zihinsel hesaplamalarda zorlanma.

 

Disleksi Semptomları” hakkında 15 yorum

  1. Disleksi ve Fonoloji
    Disleksinin fonemleri birbirinden ayırt etmeyle ilgili bir bozukluk olduğunun kabul edilmesi ve bunu açıklayan modeller, zeka düzeyi yüksek bazı insanların okumayı öğrenmede ve dille ilişkili bazı işleri yapmada neden zorluk çektiklerini de açıklayabiliyor. Son 20 yıl içinde, disleksinin fonolojik (sese ilişkin) süreçlerle ilgili olduğu model kabul görüyor. Fonolojik model, disleksinin klinik belirtileriyle ve nörologların beynin fonksiyonu ve organizasyonuna ilişkin bulgularıyla da tutarlı görünüyor. Fonolojik modelin nasıl olduğunu anlamak için önce dilin beyinde nasıl bir süreçten geçtiğini bilmek gerekiyor. Araştırmacılar, dil sistemini her biri dilin belirli bir yönüyle ilgili olan bileşenlerin aşamalı dizilişi olarak kavramsallaştırıyor. Bu aşamalı dizilişin en alt basamağında bir dilin içerdiği ayırt edici ses parçacıklarını (fonemleri) süreçten geçiren fonolojik modüller var. Linguistik sistemin temel öğesi de fonemler. Kelimelerin tanınması, anlaşılması ve hafızada depolanması ya da gramer açısından incelenmesi için beynin fonolojik modülü tarafından fonetik birimlerine ayrılması gerekiyor. Bu süreç konuşma dilinde otomatik olarak gerçekleşiyor.
    Okuma, konuşma dilini yansıtıyor, ancak dil psikoloğu Alvin M. Liberman’ın belirttiği gibi okuma kazanılması daha zor olan bir beceri. Liberman, konuşma ve okumanın her ikisinin de fonolojik süreçlerle ilgili olduğunu, ama aralarında önemli bir fark olduğunu belirtiyor. Bunu “Konuşma doğal, okuma değil. Okuma bir buluş olduğundan, bilinç düzeyinde öğrenilmesi gerekiyor.” diye ifade ediyor. Okuyan kişinin görsel alfabetik yazıyı dille ilgili kavramlara çevirmesi gerekiyor. Bu da harfleri (grafemleri) ilgili fonemlere çevirmek anlamına geliyor. Bunun için, okumaya yeni başlayan birinin konuşma sırasında kullanılan kelimelerin fonolojik yapısının farkında olması gerekiyor. Bundan sonra ise, bu fonolojiyi temsil eden harflerin kğıttaki dizilişini (ortografi) anlaması gerekiyor. Bir çocuk okumaya başlarken olan şey bu; ancak disleksili bir çocukta, dil sisteminde fonolojik modül düzeyindeki bir eksiklik, yazılı bir kelimenin fonolojik bileşenlerine parçalanmasına engel oluyor ve yazı bütününün anlaşılmasını önlüyor. Kavrama ve anlamlandırma ile ilgili süreçler bu işe dahil değil, çünkü bunlar ancak kelime tanındıktan sonra devreye giriyor. Fonolojik modül eksikliğinin etkisi en açık okuma sırasında ortaya çıkıyor, ancak bazı durumlarda konuşmayı da engelliyor. Disleksililerin çoğu için okumak son derecede zor ve çok büyük enerji gerektiren bir işlem.

    fMRI (fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme) ile beyin üzerinde yapılan çalışmalar, harflerin tanınmasının (occipital lob’daki extrastriate cortex’te), fonolojik süreçlerin (inferior frontal gyrus’te), anlama geçişin (orta ve superior temporal gyri’de) beynin farklı bölümlerinde gerçekleştiğini ortaya koyuyor. Okumak için gereken fonolojik süreçlerin gerçekleştiği yerler kadınlar ve erkekler arasında da farklılık gösteriyor. Fonolojik model ve deneyler ezberlemenin ve ezberlenenlerin geri çağrılmasının disleksililer için çok güç olduğunu ortaya koyuyor.

  2. Çocuğum 11 yaşında geçen yıl disleksi tanısı kondu ve hemen eğitime başladık. Ancak bir gelişme kaydedemedik. Maltepede bi yere götürdük. Ne yapacağımız konusunda yetersiz kaldık. Önerinizi bekliyoruz.
    Teşekkürler

    • Merhaba Rauf Bey,
      Çocuğunuzla birlikte çalışmadan genel bir öneri yapmak bir yarar sağlamaz. Zaten bir eğitim aldırmışsınız ve mutlaka onların önerileri olmuştur. Müsait olduğunuz zaman görüşmek isterim, doğru bir eğitimle (kişiye özel) çok hızlı yol katedilebiliyor.

      Saat: 17.00-20.00 arasında
      532 434 62 46 no lu telefondan arayabilirsiniz.

      • Öğrenme bozukluğuyla ilgili, neler yapabiliriz?
        Öğrenme bozukluğuyla ilgili sorunların görülme sıklığı % 8-10 arasındadır. 40-50 kişilik bir sınıfta 3-4 çocukta öğrenme bozukluğu sorunlarının olduğu düşünülebilir. Bu oran oldukça düşündürücüdür, çünkü bu kadar çocuk, bugünkü eğitim sistemine göre, gözden çıkarılmış görülmektedir. Bu çocuklar bazen yok olup gitmekte, bazen de okulda başarısız, yaramaz, aşırı hareketli ve dikkatsiz olarak adlandırılan özellikleri nedeniyle uzmanlara götürülmektedir. Uzmanlara götürülenler biraz daha şanslı, ama onlara gereken özel eğitim merkezleri henüz Türkiye’de bulunmuyor. Gelişmiş ülkelerde öğrenme bozukluğunun daha okulöncesi dönemde belirlenebilmesine yönelik çalışmalar yürütülürken, Türkiye’de pek çok kimsenin öğrenme bozukluğunun bir sorun olduğunu anlamaya yetecek ölçüde bile bilgisi yoktur. Sorun genellikle okula başlandığında fark edilmektedir. Ancak, sorunun eğitimciler ve anne babalar tarafından yeterince tanınmaması nedeniyle çocuklar bazen okuma yazma becerisini ilkokul birinci sınıf düzeyinde bile kazanamadan ilkokul beşinci sınıfa kadar ilerleyebilmektedir. Fark edildiği durumlarda da çocuğun okuldan alınması ya da alt özel sınıfa verilmesi gibi yaklaşımlar da olabilmektedir. Ayrıca, bu çocuklara % 6,6 kadar düşük oranda doğru tanı konulduğu gereksiz ilaç kullanımı ve yanlış yönlendirmelerin de yapıldığı belirlenmiştir. Konuyla ilgili tanı-terminoloji karmaşası nedeniyle tanı konmadan önce oldukça uzun ve incelikli uygulamalar yapmak gerekmektedir. Konunun en önemli yönü ise öğrenme bozukluğu tanısı konmuş çocuklara yaşadıkları sorunlar doğrultusunda eğitim programlarının hazırlanmasıdır.

        Sonuç olarak, önemli olan insan kalitesidir. Bireylerin kendileri hakkında olumlu düşüncelere sahip olması gereklidir. Herkes birbirinden farklıdır. Kimisi trigonometriyi iyi bilir, kimisi bilmez. Kimisi atletiktir, kimi değildir. Kimisinin yazısı iyidir, kimisinin kötüdür. Toplum içinde ilişki kurduğumuz insanların yazısının iyi ya da kötü olması ilişkilerde pek bir şeyleri değiştirmemelidir. Önemli olan güzel anlarda yüreğiyle gülebilen, çevresine sevgi ve dostluk verebilen, güvenilir olan ve insanlarla olumlu etkileşimler kurabilen bireyler olabilmektedir. İyi arkadaş, iyi eş, iyi anne baba olmak için gereken bu özellikleri öğrenme bozukluğu olan çocuklar da taşıyabilirler ve topluma üretken bir biçimde katkıda bulunabilirler.
        Öğrenme bozukluğu olan çocukların anne babalarından, eğitimcilerden ve yetkililerden daha çok destek görmesi dileğiyle.

  3. Merhaba,
    Kızım 4. sınıf öğrencisi ve okuma güçlüğü problemi nedeni ile derslerinde zorlanmakta. Dikmen Polisevi yakınında oturuyoruz, evimize yakın emekli bir öğretmenden uzun süre eğitim aldırdık. Belli bir düzey sağladık ancak yeterli olmadığını gördük. Kızımın durumunu kabullenmiş olması çabalarımızı olumsuz etkiliyor. Sizin öneriniz ne olabilir, özgüvenini artırmak için ne yapmamız gerek?

  4. Benim oğlum 3. sınıf ve her nedense çok ilgili bir veli olmamıza rağmen hala okuması akıcı değil.
    Sesli okumak istemiyor, okumayı sevmediğini söylüyor ve kitaplardan hiç hoşlanmıyor. Tüm bunlara karşın matematikte oldukça iyi sadece sınavlardaki sorun soruları doğru okuyamadığı için cevapları yanlış okuyor. Şayer biz soruları okursak hiç hatasız çözebiliyor. Okumadaki bu problem diğer derslerine dolaylı olarak etki ettiğinden acaba okul açılmadan bu durumu halledebilmemiz mümkünmü. Sizin bu konudaki görüşünüzü almak isterim.

    Saygılar

    • Okuma güçlüğü yaşayan çocuklarda okumaya karşı isteksizlik olması normal. Önemli olan vakit kaybetmeden bu güçlüğün aşılabilmesi. Okuma güçlüğü yaşayan çocuklarda özgüven kazandırma, başarabileceğine ikna olması ve okumada eksik kalan yönlerin hızla tesbit edilip düzeltilmeye gayret edilmesi konusunda çaba gösterilmesi gereklidir. Ankara’da yaşıyorsanız Nevart Akademiye bekleriz.

      Saat: 17.00-20.00 arasında
      532 434 62 46 no lu telefondan arayabilirsiniz.

  5. Bi süre önce çocuğuma bu tür eğitim aldırdım. Çocuğum problemlerdeki işlemleri karıştırıyor öğrendiği ezberlediği şeyleri çok çabuk unutuyor. Bir arkadaşım yönlendirdi eğitim veren kişiye. Dikmende evinde eğitim veriyor.
    Anladım ki bu işi bi şekilde öğrenip durumdan istifade eden biri. Bu tür insanlar kalıcı zarar veriyor çocuklarımıza. Milli Eğitim Bakanlığı neden ilgilenmiyor, bir eğitim programı yok mu bu çocuklar için. Okuldaki öğretmenlere bu konuda neden eğitim verilmiyor. Bu çocuklar kayıp nesil olmasın lütfen duyarlı olalım. Ben çocuğumda yaşadığım için bu konu ile ilgili her yerde paylaşımda bulunmaya çalışıyorum.

    • Merhaba Sermin Hanım,
      Teşekkürler paylaştığınız için. Elbette doğru tesbit yapmışsınız, her sektörde olduğu gibi eğitim sektöründe de bu tür insanlar var. En önemlisi eğitim sektöründe Pedagojik Formasyon diplomasına sahip olma şartını mutlaka uygulamaktır. Milli Eğitim ilköğretim’de çalışan eğitmenlerini özgül öğrenme güçlüğü konusunda mutlaka hizmet içi eğitimle bilgilendirmeli.

  6. MERHABALAR ŞULE HANIM
    Benım kızım 2001 şubat dogumlu ve 6.sınıf öğrencisi derslere katılımının iyi olmasına ragmen okuldakı sınavlara veya dershanedekı testlerde aldıgı sonuclar dusuk oluyor kendısı de problem yaşıyor ”ben o konuları bılıyorum ama sınava gelınce aklımdan silinip gıdıyor ”diyor.dolayısıyla kendının de uzulmesıne sebep oluyor ve daha fazla karamsarlıga kapılıyor.sınavdan once panıklıyor ya kotu alırsam ya basarısız olursam karnım agrıdı ve bunun gıbı şeyler soyluyor bu konuda bıze yol gostermenızı ve en onemlısı konsantrasyon eksıklıgı hakkında bızı bılgılendırırsenız cok sevınırız verecegınız bılgıler ıcın sımdıden tesekkurler ıyı calısmalar.

    • Kızımızın kendisine ve başkalarının kendisini nasıl gördüğüne ilişkin endişesi sınavdaki durumunu etkilemektedir. Anne-babanın tutumu, mükemmeliyetçilik, yüksek sınav kaygısı kızımızın incinebilirlik düzeyini artırabilmekte ve depresyon yaşayabilmesi söz konusu olabilmektedir.
      Öğrencinin, kendisine ilişkin endişesi, sınav başarısı ile kişiliğinin değerini eşdeğer görmesi, mutluluk ve başarısını sınavdaki başarısına bağlama, sınava yeterince hazırlanamama endişesi, sınav esnasında çevreye karşı aşırı duyarlılık, zihinsel karmaşıklık, dikkatsizlik,korku ve panik durumlarından biri veya birkaçı sınavdaki başarısını etkileyebilmektedir.

      Önerim, kızımız öncelikle ders çalışma alışkanlığını gözden geçirmeli, mutlaka öğrendiği konuları pekiştirmeli (kısa süreli aralıklarla öğrendiği konuları mutlaka tekrar etmeli), çalışırken önemli yerleri renkli kalemlerle işaretlemeli ki tekrarlarında odaklanması kolay ve hızlı olsun. Eğitim aldığı kurumun Rehberlik Hocası ile iletişime geçsin, yaşadığı kaygıları onunla paylaşsın. Dikkat ve odaklanmada çok önemli etkisi olan Hızlı Okuma Eğitimi alabilir. Sizlerinde (anne-baba) ondan beklentinizi, tepkilerinizi,önerilerinizi gözden geçirmeniz ve kendinizi eleştirmeniz gerekmektedir.
      Motivasyonu başarı çıtasını yükseltmekle hızla artacaktır. Yani, ders çalışma alışkanlığı, dikkat ve odaklanma (sınav esnasında çevreye duyarlılık kontrolu) ebeveynlerin pozitif desteği öğrenciye başarı olarak yansıyacaktır. Ayrıca uzman bir Eğitim Psikoloğu ile irtibata geçebilirsiniz. Eğitim Pikoloğu bazı testler uygulayarak ona özel gelişim raporu hazırlayabilir.
      İyi Çalışmalar

      Saat: 17.00-20.00 arasında
      532 434 62 46 no lu telefondan arayabilirsiniz.

  7. merhaba sayın soyer, 2006 subat doğumlu kızım ana okuluna devam ediyor, geçen yıldan bu yana belirgin olarak sayılarla başımız dertte. 1-7-4 ters yapılabiliyor, düzeltiyor, sayıları çalışıncabir kaç gün tanıyor ama hemen unutuyor,sınıfta 100e kadar sayıp yazma çalışmaları yapılıyor, kızım sayabiliyor ancak 16-55-87 vb. tanımıyor. sosyal iletişim düzeyi çok yüksek,sözel zekası ve duygusal zekası yaşıtlarına göre üst düzeyde….izmirde yaşıyıruz, tanı ve tedavi için nasıl bir yol izlemeliyiz…saygılarımla……

    • Merhaba’
      Oncelikle cocugunuzu yakindan izlemeniz ve erken farkina varmis olmaniz cok onemli.
      Tabii bahsettiginiz bulgular ozel ogrenme guclugune giriyorsa..
      Tani konmasi icin mutlaka bu konularda uzman bir psikologa basvurmaniz gerek.
      Ankara icin onerecegim adres
      http://www.madalyonklinik.com/tr/cocuk-ergen-ve-aile-bolumu

      Gorusmek dilegiyle
      Saat: 17.00-20.00 arasında
      532 434 62 46 no lu telefondan arayabilirsiniz.

  8. bunların bazılarını yapamıyor emin değilm endişeleniyorum tedavi amaçlı bilgilendirilirsem sevinirim

    • Merhaba,
      Bunların bazılarını yapamıyor demişsiniz hangileri olduğunu yazmamışsınız.
      Kaç yaşında olduğu hakkında bilgimiz yok.
      Ancak eğer disleksik bir durum varsa bir an önce tanı koydurmanızda yarar var.
      Bize okuma eğitimine gelen disleksik öğrencilerimiz Madolyon Psikiyatri Merkezinde tanısını koyduruyorlar.
      http://www.madalyonklinik.com/tr adresinden inceleyiniz.

      Görüşmek dileğiyle
      Saat: 17.00-20.00 arasında
      532 434 62 46 no lu telefondan arayabilirsiniz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir