Evet, başlığı doğru okudunuz. Bir ara Amerika Birleşik Devletleri’nin bir imparatoru vardı. Hükümdarlığı süresince, ilk ve tek imparator I. Norton olarak anıldı. Politik liderleri halkın seçtiği bir ülkede böyle bir şeyin gerçekleşmiş olması insanın kafasını karıştırsa da, bu hikaye bütünüyle gerçek. Daha fazlasını öğrenmek için okumaya devam edin.
Birçok kral, kraliçe, prens ve prensesten farklı olarak, İmparator Norton bir kraliyet ailesinin ferdi olarak doğmuş değildi. O da bizler gibi sıradan biriydi. Doğum kayıtları bulunamamış olsa da, Joshua Abraham Norton, 1818 yılında Londra’da yaşayan bir Musevi ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmişti. Norton iki yaşma geldiğinde, pılı pırtıyı toplayıp ailecek Güney Afrika’da-ki Ümit Burnu’na taşındılar.
Norton’un yolu 1849 yılında bir şekilde San Francisco’ya düştü. California’da Altına Hücum yıllarıydı ve Norton da madencilere araç gereç satarak kendi payını almaya kararlıydı. 1853 yılma gelindiğinde servetinin, ticaret ve arazi anlaşmaları sonucunda, çeyrek milyon dolara ulaştığı tahmin ediliyor. Bugünün standartlarıyla bile zengin bir adamdı.
Bütün bu süreçte, Çin’de büyük bir kıtlık baş göstermiş ve ülkedeki pirinç ihracatı durdurulmuştu. San Fransisco’da pirincin kilo fiyatı sekiz sentten yetmiş iki sente yükselmişti. Bu sırada Norton hayatını değiştirecek kelimeleri duydu: Yüz bin kilo pirinç taşıyan bir gemi Peru’dan Amerika’ya gelmekteydi. Ne yapması gerektiğini biliyordu; bütün pirinci alacak ve piyasayı kontrol edecekti. Pirincin fiyatı tavana vuracak ve Norton da büyük kar kaldıracaktı.
Fakat, 22 Aralık 1852’de şansını deneyen Norton, kaybetti. İlerleyen haftalarda, Peru pirinciyle dolu gemiler arka arkaya ülkeye gelmeye devam etti ve pirincin fiyatı aniden düştü. Borca batan Norton 1858 yılında iflasını açıkladı. Evet, Joshua A. Norton meteliksizdi.
İflasını takip eden aylarda, Norton ortalıktan kayboldu. Ancak her şey 17 Eylül 1859 tarihinde değişecekti. ABD, ilk imparatorunu tahta çıkarmak üzereydi.
Joshua A. Norton, San Francisco’daki Evening Bulletin gazetesine, elinde şu bildiriyle geldi:
ABD vatandaşlarının büyük kısmının ısrarlı talepleri sonucunda, geçmişte Ümit Burnu Algoa Körfezinde yaşamış, son dokuz yıl on aydır da California eyaletinin San Francisco kentinde yaşayan, ben, Joshua Norton, kendimi ABD imparatoru ilan ediyor ve şahsıma verilmiş yetki uyarınca, tüm eyalet yetkililerinin, ülkemizin mücadele ettiği kötülüklerin düzeltilmesi ve gerek içerde gerek dışarıda istikrar ve bütünlüğümüze güven duyulmasını sağlamak amacıyla mevcut kanunlarda yapılacak değişiklikleri belirlemek için, önümüzdeki şubat ayının birinci gününde bu şehrin Müzik Salonunda bir araya gelmelerini emrediyorum.
I, Norton ABD imparatoru
Norton’un iddiaları, gazetenin editörü Deacon Fitch’i çok eğlendirdiği için gazetede yayımlandı ve insanların ilgisini hemen çekti. Kimse onun ABD’nin imparatoru olduğuna inanmıyordu ama oyuna iştirak etmekte sakınca görmediler.
Üniforması, eski bir asker montu ile postallardan oluşuyordu. Buna tüylü bir şapka, kılıç ve çeşitli imparatorluk apoletlerini ekleyince, alın size gerçek bir imparator, İmp (yakınları, tabii ki kendimden bahsediyorum, ona böyle hitap ederdi) San Francisco sokaklarında gururla yürüdü. Bu gezintileri sırasında, dünyayı dertlerinden kurtarmaya karar verdi. Sürekli emirler veriyordu. Örneğin, ülke îç Savaş’ın eşiğine geldiği için, Kuzey eyaletlerinin federatif birliğini lağvetti. Halk vergilerin yüksekliğinden şikayet ederse, vergilerin düşürülmesini emrediyordu. (Bugün yaşamış olmasını istemez miydiniz?)
Gazeteler onun bildirilerini yayınlamak için birbirleriyle yanşıyordu. Bunun için de geçerli bir sebepleri vardı: Bu bildiriler sayesinde daha çok gazete satıyorlardı. Tirajlarını artırmak istediklerinde, yeni Norton bildirileri uydurmaları yetiyordu.
İş dünyası da Imp’un varlığından faydalanmayı bildi. Daha çok giysi satmak isteyen, mağazasının camına (gerçek olsa da olmasa da) imparator Norton’ı giydirdiğini yazıyordu. Restoranına daha çok müşteri çekmek isteyenler, imparatorun da orada yemek yediğini söylüyordu. Durumu anlamışsınızdır. Bütün bunlar, Amerika’nın doğu kıyısında kullanılan uydurma ‘George Washington Burada Uyudu’ ibarelerini hatırlatıyor.
İmparator hakkında söylenenler kısa sürede kulaktan kulağa yayıldı. Şehri ziyaret edenler Impin biblolarını, kartpostallarını ve diğer hediyelik eşyalarını alıyorlardı. Evet, kendisi şehrin ilk turist tuzağına dönüşmüştü.
Birçok hükümdardan farklı olarak, imparator Norton halkıyla yakın temas kurmak için elinden geleni yapıyordu. Tüm tören ve toplantılara katıldı. Eyalet meclisinde kendisine ayrılmış geniş, kumaş kaplı bir koltuk vardı. Hiçbir zaman özel şoförlü at arabaları olmadı. Bunun yerine yürür veya bisikletine binerdi. Polis memurlarının görevlerini yaptıklarından emin olmak için sokakları teftişe çıkardı, îyi şeyler yapan insanlar gördüğünde, onlara unvanlar verirdi. Sıradan halka bahşettiği unvanlara çocukların ilgisi büyüktü. Onun peşinden dolaşıp çöpleri toplar, iyilikler yapar ve bir günlüğüne de olsa kral veya kraliçe unvanını almayı umarlardı. Bazıları, ‘bir günlük kral’ deyişinin buradan kaynaklandığını düşünür.
İmparator Norton, birçok hükümdarınki gibi bir servete sahip değildi. Ancak, masrafları da pek azdı. Hiçbir restoran kendisinden para almıyordu. Her tiyatro gösterisinin açılış gecesinde, imparator ve iki köpeği Lazarus ile Bummer için üç koltuk ayırtılmış oluyordu. Bir zamanlar üyesi olduğu Mason Locası, küçük dairesinin kirasını ödüyordu. Üniformasının maliyetini şehir üstlenmiş gibiydi.
Para için, Norton kendi imparatorluk hisse senetlerini piyasaya sürdü. Bunların fiyatları elli sent ile iki dolar arasında değişiyordu. Bu evrakları, Cuddy & Hughes matbaacılık şirketi basıyordu. Her senet hamiline, itibar ve vadesi geldiğinde yüzde 7 oranında kar getiriyordu, yani 1880 yılında. Senetlerin gerçek bir değeri olmadığına göre, yapılabilecek en iyi şey onları 1900 yılında ödemesi yapılacak yeni bir senete çevirmekti. Bugün oldukça zor bulunan bu senetler, son derece kıymetlidirler.
En iyi imparatorlar bile sonsuza dek yaşayamazlar, imparator Norton, 8 Ocak 1880 tarihinde öldü. New York Times’ta, “California ve DuPont caddelerinin köşesinde yere yığılıp öldüğü” yazdı. Bir bilim konferansına gitmekteydi.
İmparator Norton’in cenazesine otuz bin kişinin katıldığı yazıldı. Kalabalığı kontrol etmek üzere polise ihtiyaç duyuldu. Şehrin mason mezarlığına gömüldü.
1934 yılında, Colma’daki Woodlawn mezarlığına nakledilmesi gerekti. Ölümünden elli dört yıl sonra, hala San Francisco halkı tarafından hatırlanıyordu. Şehirdeki tüm bayraklar yarıya indirildi ve işyerleri onun şerefine kapılarını kapattılar. Düzenlenen törene yaklaşık altmış bin kişi katıldı ve askeri tören de gerçekleştirildi. Yeni granit mezar taşının üzerinde “. Norton, ABD İmparatoru, Meksika’nın Hamisi, Joshua A. Norton, 1819-1880″yazıyordu.
Norton’m akıl sağlığı çok kişi tarafından tartışıldı. Gerçekten imparator olduğuna inanıyor muydu? Yoksa herkesi kandırıp, buna inanmalarını mı sağlamıştı? Aklı başında olsun veya olmasın, modern politikacıların iyi etüt etmesi gereken bir örnek teşkil ettiği kesin.
imparator Norton’un ölümüyle ABD’de krallığın sona erdiğini sanmayın. Arkadaşım Kelly de kendisinin Prenses Kelly olduğunu ilan etti. Lütfen ondan bu unvanla bahsedin ve tüm paranız ile mücevherlerinizi ona göndermekten çekinmeyin.