Bugün Umut Doluyum

Merhaba! Aynaya bakmayı sever misiniz? Evet, ben severim. Neden mi? Aynanın arkasındaki siyahlıktan geçip daha uzaklardaki güzellikleri seyretmeyi sevdiğimden galiba.Yaş kemale erdi, saçlara karlar yağmış, alındaki kırışıklar saklanamaz hale gelmiş öyle mi? Ya sen? Henüz bir gonca bile değilsin. Sana ne oldu? Aynalara mı küstün? Ya delikanlım sen, sana ne oldu? Sen de mi aynalardan utanıyorsun, aynanın önünden hemen uzaklaşmak istiyorsun? Neden?..

“İnsan kendini beğenmezse çatlar, ölür.” derler. Katılıyor musunuz, bilmiyorum; ama sürekli kendisiyle kavga halinde olan, kendi varlığıyla barışık olmayan bir beden, biyolojik rahatsızlıklara maruz kalıyor, çağımızın vebası, stresten bitkin düşüyor. Bana kalırsa aynadaki görüntü son derece harika bir sanat eseri. Beğeniler sübjektiftir, duygusallıkla iç içedir. Sana göre çirkin olan bana, harikadır. Ya da tersini düşünebilirsiniz. Tıpkı renkler gibi. Bir zaman kımızı renk revaçta olur, başka bir zaman siyah. Hangisi daha güzel? Kırmızı mı? Siyah mı? Bana kalırsa ikisi de güzel. Renklere bir ressam gözüyle bakmak, onların arkasındaki inanılmaz renk cümbüşünü seyretmek, bir fizik mühensisinin ışığa ve ışıktaki tayf oyunlarına bakmak, bir oftalmoloğun gözün gerisindeki renk oluşumunu izlemek kadar başkadır.

Her mevsimin ayrı bir güzelliği var. Kimimiz baharı yaşıyoruz, kimimiz yazı, kimimiz hazan mevsimini, kimimiz ise kışı. Her yaşın ayrı bir güzelliği var. Bana kalırsa inanın çok güzelsiniz, inanın çok yakışıklısınız, inanın çok harikasınız. Dün de öyleydiniz, bugün de öyle. Evet, evet inanın çok harikasınız. Şu aynadaki güzelliğe bak. Kim ne derse desin. Biri,yüzünüzdeki bir oransızlıktan mı bahsediyor; yürüyüşünüze bıyık altından mı gülüyor? Aldırmayın onlara. Mutasavvıflara göre Allah, güzeldir. Allah kendi güzelliğini görmek için evreni, dünya gezegenini ve içinde de bizleri yarattı. Öyleyse Allah bizi imal ederken, kaportamızın tasarımını yaparken mühendisliğin bütün inceliklerini kullanmış. Göz iki tane olsun, yüzün yukarısında yer alsın, burun ortada olsun, ağız aşağıda. Kafanın bu tarafı saçlı, bu tarafı saçsız veya az saçlı. Saçın her bir telinde genetik özellikler ve farklılıklar olsun. Bütün mühendisliklerin incelikleri var sende. Doğadaki güzellikler de böyle.Rengarenk güllerin etrafında dikenler. Dikenler çirkinlik mi sizce? Evrende hiç bir nesne gereksiz değil. Gök yüzünde asılı duran, karanlığı lambalar gibi aydınlatan yıldızlar sizce lüzumsuz olabilir mi?

Evrende nasıl hiçbir nesne lüzumsuz değilse, sahibi olduğunuz bedeninizde de hiçbir uzuv gereksiz değil ve çok güzel. Bu yüzden hayranım size. Bak, sağ yumruğunuz büyüklüğündeki kalbiniz durup dinlenmeden nasıl çarpıyor? Bak yumruk yaptığınız elinizde beş parmağınız var, benim de aynı, bir diğer insanın da…Peygamberimizin “İlmin kapısıdır o.” dediği Hz.Ali diyor ki ” Sen kendini küçük bir cirm mi sanıyorsun, halbuki sende alemler gizli.” Yaratılmışların en güzeli insan. Bu yüzden hayranım insandaki mühendisliğe. Seviyorum böyle bir eserin sahibini. Leyla, kendisine aşık olan, uğruna çöllere düşen Mecnun’un karşısına bir gün dikilir:” İşte ben geldim, çok istediğin Leyla’n karşında…”der. Mecnun, Leyla’ya şöyle bir bakar;tanıyamaz: “Leyla benim içimde, sen kimsin? der. Mecnun, insanî aşktan öteye, ilahî aşka yükselmiştir. Âşık Veysel,insanî boyutta farklı düşünüyor:”Güzellğin on para etmez, bendeki bu aşk olmasa.” diyor. Belki de insanların birbirlerine ihtiyacı olduklarını, beğenip beğenmeme konusunda pozitif düşünmek gerektiği, ve sevgiye ihtiyacımız olduğunu vurgulamak istemiştir. Muhakkak ki Allah sevgisi aşkların en büyüğü…
Evet, evet aynada gördüğünüz kişi, sizsiniz. Haydi yeni tanıdığız arkadaşınıza bir merhaba, deyin, siz onu seviyorsunuz, çünkü o çok güzel. Onda harikalar saklı.Hadi hadi kim ne derse desin, alın çantanızı elinize, umut dağıtın etrafınıza. Mistik düşünceli tebessümlerle selamlayın diğer insanları.

Hayat; kimine göre çok uzun, kimine göre çok kısa.Mezepotamya’da yaşamış olan Sümerlere ait bir destan var:Gılgamış Destanı. Gılgamış Destanı Nuh tufanından söz eden ilk yazılı belgedir. Destan Kahramanı Gılgamış, ölümsüzlük otunu bulmuş; ölümsüzlük otunu, efsaneye göre, yiyemeden bir yılana kaptırmıştır. Sonuçta ölümsüz olmak isteyen Gılgamış da toprak olmuştur. Gene efsaneye göre Çukurova bölgesinde ölümsüzlüğe çare arayan Lokman Hekim, aradığını bulmuş; ancak ölümsüzlük ilacının tarifinin yazılı olduğu kağıtları rüzgarlı bir havada nehrin derin sularına düşürmüştür.Bu iki efsanenin dışında ölümsüzlüğe çare bulan olmamış. Dünya, kırk altı yıl padişahlık yapan Sultan Süleyman’a bile kalmamış…

Birbirimizdeki kusurları, eksiklikleri görmek yerine birbirimizdeki güzellikleri görmeye ne dersiniz? Önce kendimizdeki güzellikleri görelim.Aynalar bizim fanatik dostlarımız olsun.Hayat güzel, insanlar harika, ben, bugün umut doluyum. Yunus’un dediği gibi -bugün- “Beni bende demen, ben, bende değilim, bende bir ben var, benden içeri.”

Sözcük Sayısı: 656

Ramazan ÇAKICI

Bugün Umut Doluyum” hakkında 4 yorum

İnci Hallaç için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir