E-posta mesajı yeterince masum görünüyordu. Bir okur soruyordu “Aşağıdaki linkteki öyküyü hiç duydunuz mu?” ve başka bir web sayfasına hyperlink vermişti. Üzerine tıkladım ve tamamen uydurma olması gerektiğine inandığım bir öyküyle karşılaştım. Tek problem şuydu: Öykü tamamıyla gerçek gibi görünüyordu.
Bu öykü Tavuk Mike hakkında. Mike, tabii ki bildiğiniz sıradan tavuklardan değildi. Hem de hiç sıradan değildi. Yazdık ya, Mike kafasız bir tavuktu. Daha da ayrıntılı bilgi vermek gerekirse Mike kafası olmayan bir horozdu.
Şunu belirtmeliyim ki, Mike her zaman kafasız bir kuş değildi. Aslında Fruita, Colorado’da kafasıyla birlikte yüzde yüz normal bir hayvan olarak doğmuştu.
10 Eylül 1945 tarihinde Mike’m beş buçuk aylık kısa yaşamım çekilmez hale getirecek bir şey oldu. O gün Mike ölüm cezası aldı. Sahipleri Llyod ve Clara Olsen, kümesteki hayvanların birazını katletmenin, birazını satmanın, kalanları da kendileri için kesmenin zamanı geldiğine karar verdiler. Bu niyetle kümese geldiler.
Dikkat et Mike!
Tahmin edebileceğiniz gibi tavukların kafasını koparma işini Bay Olsen, hayvanları yolup temizlemeyi de Clara yapıyordu.
Tak! Bıçak iner ve Mike’ın kafası kopar.
Mike’ın kafası şüphe götürmez bir şekilde ölmüştü. Ancak geri kalanı için aynısı söylenemezdi.
Şu anda ne düşündüğünüzü biliyorum. Tavukların kafası kesilmiş bir şekilde ortalıkta koşuşturabildikleri bilinen bir gerçektir. İngilizce’de buna dair bir atasözü bile vardır. Ancak kafası kopmuş bir tavuğun birkaç dakikadan fazla yaşamayacağını da herkes bilir.
Mike’ın hayat oyununun kurallarını bilmediği besbelliydi. Kafası yerde duruyordu ama o sorunsuz bir şekilde ayakta durup hiçbir şey olmamış gibi dolanabiliyordu. Sonraki gün Mike hala yalpalayarak geziyordu. Lloyd onu besleyip ne kadar hayatta tutabileceğini görmeye karar verdi. Açık olan yemek borusundan bir göz damlalığıyla, öğütülmüş yem ve sudan oluşan bir karışım vererek Mike’ı besledi. Taşlığının verilen yemi öğüte-bilmesi için yemek borusundan minik çakıl parçaları attı. Mike günler geçtikçe kilo alıyordu.
Zavallı kuş hiç zorlanmadan yüksek çitleri bile aşabiliyordu. Ötmesi ise boğazından çıkan guruldama şeklindeydi. Mike olmayan kafasındaki olmayan gagasıyla tüylerini yolmaya bile çalışıyordu. Kafasının işlevlerim saymazsak, görünüşe göre, Mike öteki tavukların yaptığı her şeyi yapabiliyordu. Vücudunun önemli bir kısmının eksik olduğunun farkında bile değildi.
Kafasız tavukların her gün karşımıza çıkmadığını kabul edeceğinize eminim. İşportacı geleneklerine göre bu tuhaf durumdan para kazanılabilirdi. Böylece Hope Wade adında bir yatırımcı gelip Lloyd’u gösteri dünyasında iyi bir yer edinebileceğine ikna etti. Mucize Mike -sahne ismi buydu- Amerika’nın tüm batı yakasını baştan aşağı turladı. Kafası, bir konserve kavanozunda Mike’la birlikte seyahat ediyordu (Aslında Mike’ın kafa-
sini bir kedi yemişti ve kavanozdaki başka zavallı bir tavuğa aitti.) Kafasının kesilmesinden tam altı hafta sonra Life dergisi Mike’ı haber yaptı ve ünü daha da yayıldı. Kafasız Mike’ı görmek için herkes 25 sent ödeyebilirdi. Popülaritesinin zirvesindeyken ayda 4.500 dolar kazandırıyordu. O zaman için bu para küçük bir servetti.
Ortada para varsa, daima taklitçiler de bulunur. Mike’ın geldiği kasabadan başkaları da aynı şeyin olması umuduyla tavuklarının kafasını kesiyordu. Taklitçi horozlardan birinin adı Şanslı idi ve bir soba borusuna girip ölene dek tam on bir gün yaşadı. Şanslı o kadar da şanslı değildi anlayacağınız. Birkaç gün yaşayan başka kafasız tavuklar da oldu.
Peki Mike nasıl hayatta kalabiliyordu? Bilim insanları Mike’ı incelediler ve Bay Olsen’in tavuğun kafasını koparırken pek başarılı bir iş çıkarmadığını gördüler. Kafanın çoğu kopmuştu ancak bir kulak yerinde duruyordu. Bıçak şah daman ıskalamıştı ve bir pıhtı Mike’ın kan kaybından ölmesini önlemişti. Anlaşılan, tavuğun reflekslerinin birçoğu, büyük ölçüde sağlam kalmış olan beyin sapından kaynaklanıyordu. Mike aynı zamanda birçok hayvan sever dernek tarafından da incelendi ve acı çekmediği açıklandı.
Mike’ın en çok karşılaştığı sorun, kendi sümüğü yüzünden nefes alamayışıydı. Olsenler sümüğü çekmek için şırınga kullanıyorlardı. Fakat bir gün kader darbesini indirdi. Fruita’daki evine dönmekte olan Mike, geceyi Olsenlerle birlikte Phoenix’teki bir otel odasında geçiriyordu. Gecenin bir vaktinde Mike’ın öksürüklerini duyan Olsenler, şırıngayı önceki gün gösteri yaptıkları alanda unuttuklarını fark ettiler. Mucize Mike artık yoktu.
Mike’ın bu dünyadan gecikmeli ayrılışının tam tarihi hiçbir zaman kayıtlara geçmedi. Yıllar sonra, Lloyd’un verdiği bilgilere dayanarak, Mucize Mike’ın 1947 Mart’mda öldüğü kabul edildi. On sekiz ay boyunca kafasız yaşamak bir dünya rekoru sayılabilirdi. Ancak Lloyd kazayla hayvanın ölümüne sebep olduğunu kabul etmek istemedi ve Mike’ı sattığını iddia etti. Bu küçük zararsız yalan yüzünden, Mike ile ilgili birçok öyküde, onun 1949 sonlarına kadar ülkeyi turlamaya devam ettiğinden bahsedilir.
Ama durun, öykümüz henüz bitmedi! Mike adına bir tatil günü bile var! 17 Mayıs 1999’da, Mike’m memleketi Fruita’da, kentin en ünlü şahsiyeti onuruna ilk ‘Kafasız Tavuk Mike Günü’ düzenlendi. Etkinlikler arasında kafasız bir tavuk gibi koşma yarışı, yumurta fırlatma, tavuğun kafasını takma oyunu, gıdaklama ve klasik tavuk dansı bulunuyordu. Bir şeyler yemek isteyenler içinse tahmin ettiğiniz gibi tavuk, tavuk salatası ve benzerleri mevcuttu. Ayrıca Tavuk Tombalası adlı oyunu da unutmayalım. Bu oyunda, tavukların üzerine pisledikleri kutulardaki numaralar seçiliyordu.
İlginizi çektiyse, Kafasız Tavuk Mike Günü her yıl kutlanıyor. Kulağa çok tuhaf gelse de, aslında iyi vakit geçirmeniz mümkün. Bunların hepsi, Mucize Mike adlı şanslı bir hayvanın hayatını kutlamak amacıyla gerçekleştiriliyor.